Samsun Ziynet Eşyalarının İadesi (Düğün Takı ve Altınlarının İadesi Davaları)
Ziynet eşyalarının iadesi davası, düğünde takılan takı ve altınlarının yani ziynet eşyalarının aynen iadesine ya da bedelinin ödenmesine dair açılan davalardır.
Samsun Ziynet Eşyalarının İadesi Davası Avukat Zorunlu Mu?
Taraflar açacakları ziynet eşyalarının iadesi davasında davalarını kendileri takip edebilecekleri gibi avukat ile de takip edebilirler. Ziynet eşyalarının iadesi davasında avukat tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ziynet Eşyaları Nelerdir?
Ziynet eşyası altın ve gümüş gibi değerli madenlerden yapılan ve takı olarak kullanılmakta olan süs eşyalarına denilmektedir. Bu kapsamda kolye, yüzük, bileklik, altın kemer, kelepçe bileklik, küpe gibi birçok takı ziynet eşyası olarak kabul edilir. Bununla beraber Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre gram, çeyrek, yarım, tam altın gibi eşyalar da ziynet kabul edilmekle; ziynet eşyalarının iadesinde dava konusu olabilmektedir.
Düğünde Takılan Ziynet Eşyaları Kime Aittir?
Kanunlarımızda düğünde takılan takıların kime ait olacağı ile ilgili bir düzenleme mevcut değildir. Yargıtay yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre; kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayıldığına ve artık kadının kişisel malı kabul edildiğine karar vermiştir. “Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliği kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/2763 E., 2019/9997 K.)
Ziynet Eşyası Davasında İspat ve Deliller
Ziynet eşyalarının iadesi davasında davacı kadın ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını iddia ediyorsa bu iddiasını ispat etmek durumundadır. Hukukumuzda iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir karinesi uyarınca bu durumu iddia eden davacı kadın olduğu göz önüne alınınca davasını ispat etmek zorunda olan taraf davacı kadın olmaktadır. Kadın ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını her türlü yasal delille ispat edebilir.
Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca evi terk eden kadın ya da evden ayrılan kadının ziynet eşyalarını da yanında götürdüğü kabul edilir. Aksini kadın ispatlamak zorundadır. “Hayat deneyimlerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır..” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/938 E., 2018/3830 K.) Ziynet eşyalarının iadesi davasının tanık, fotoğraf ve video kayıtları, bilirkişi raporları, ses kayıtları gibi delillerle ispatlanması gerekmektedir. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bu durumda, davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve evlilik birliği içinde elinden zorla alınıp, bozdurulduğunu ispat yükü altındadır.Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.
Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Ziynet eşyası davasında genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bu itibarla ziynet alacağına ilişkin davalarda genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olmakla birlikte bu yetki kesin değildir. Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır ancak yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Görevli mahkeme ise Aile Mahkemesidir. Ancak Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakmakla görevlidir.
Ziynet Eşyası Davası Açmak İçin Tarafların Boşanması Zorunlu Mudur?
Ziynet eşyası davası açabilmek için tarafların boşanma zorunluluğu yoktur. Ziynetler üzerinde eşler her zaman tasarruf hakkına sahiptir. Evlilik birliği devam ederken dahi dava açılabilir.
Evden Kovulan Kadının Ziynet Eşyaları
Evden kovulan kadının ziynet eşyalarını yanında götürüp götüremeyeceği noktası, ziynet eşyalarının iadesi davasında sıkça karşılaşılan bir durumdur. Yargıtayın ise bu konudaki görüşü şu şekildedir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/20335 Esas, 2014/5145 Karar ve 31.03.2014 Buna göre tüm tanıkların beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı kadının müşterek haneden fiziksel şiddete uğrayarak ayrıldığı, evden ayrılma anında yanında davalı kocası ile kayınpederinin bulunduğu, bu halde evden ayrılan kadının ziynet eşyalarını üzerinde taşımasının olağan olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Hal böyle olunca mahkemece; kadının evden ayrılma şekli göz önünde bulundurularak, davacının anne babasının düğünde taktığı takıları yanına aldığı, diğer davetlilerin taktığı takıların ise davalı kocanın uhdesinde kaldığı kabul edilmek suretiyle, tüm deliller toplanıp, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Ziynet Eşyası Davası
Tarafların anlaşmalı olarak boşanma gerçekleştikten sonra ziynet eşyalarının iadesi davası açabilmelerinin mümkün olup olmadığı sıkça karşılaşılan bir durumdur. Anlaşmalı boşanma davasında maddi ve manevi tazminat, nafaka, yargılama giderleri talep edilmemiş olması anlaşmalı boşanma davasındaki boşanmanın ferilerine ilişkin bir durumdur. Anlaşmalı boşanma davasında ziynet eşyalarına dair bir düzenleme ve feragat yoksa, anlaşmalı boşanma davasından sonra talep edilen ziynet eşyaları boşanmanın feri sonucu olmadığı için, ziynet eşyalarının iadesine yönelik dava açmakta ve diğer taraftan bu ziynet eşyalarını istemekte yasal bir engel yoktur.
Ziynet Eşyalarının Ortak Giderler İçin Harcanması
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/597 Esas, 2019/2876 Karar ve .02.04.2019 Tarihli kararında; “Dava konusu kadına ait olan altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğünborçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibeedilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Ziynet eşyalarının iade edilmemeküzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarınınbozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halindekoca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Somut olayda; davalı her nekadar altınların rızasıyla verildiğini ifade etmekte ise de, geri verilmemeküzere alındığını ispat yükü davalı tarafa aittir. Ancak davalı taraf bu hususu ispat edememiştir. Bu nedenle mehir senedindeki altınlar yönünden de davanın kabulüne karar vermek gerekirken davanın reddine karar vermek doğru olmamışbozmayı gerektirmiştir.”
Ziynet Eşyalarının Düğün Masrafları ve Çocuk Edinmek İçin Tedavi Masrafı Olarak Harcanması
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3-1040 Esas, 2020/240 Karar ve 04.03.2020 Tarihli Kararı Somut olayda, davalı koca, davacı kadının talep ettiği ziynetlerin, evliliğin devamı sırasında, düğün borçları ve çocuk edinmek için yapılan tedavi masrafları için harcandığını savunmuş, ancak davacı kadının bunları iade edilmemek üzere rıza ile verdiğini kanıtlayamamıştır. Hâl böyle olunca mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalı kocanın, müşterek ihtiyaçlar için harcanan ziynetlerin, rızayla ve iade şartı olmaksızın kendisine verildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle dava konusu ziynetleri iadeyle mükellef olduğu hususu tartışmasızdır. Ziynet Eşyalarının Kocanın Bozulan İşleri İçin Harcanması Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19.02.2007 gün ve 2006/12132 E, 2007/2163 K. sayılı ilamında; ‘’…Toplanan delillerden, dava konusu edilen ve düğünde kadına takılan ziynet eşyaları ile paranın evlilik süresinde davalı koca tarafından işlerinin bozulması nedeniyle davacıdan alındığı ve daha sonra iade edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında davanın kabulü gerekirken reddi, usul ve yasaya aykırı olup açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.’’şeklinde karar vermiştir. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur.
Ziynet Eşyalarının Cins ve Miktarları İtiraz
Toplanan delillerden; taraflar ayrı yaşamaya başladıktan sonra kadına ait ziynetlerden 22 ayar 1 adet set ile 2 adet 22 ayar bileziğin davacı-davalı kadına iade edildiği, iade edilenler haricindeki ziynet eşyalarının ise davalı-davacı kocanın babası tarafından bozdurulmak suretiyle, borçların ödendiği anlaşılmıştır. Davalı-davacı kocanın 17.04.2008 tarihli karşılık davaya vermiş olduğu cevap dilekçesinde ziynet eşyalarının cins ve miktarlarına ilişkin bir itirazı da bulunmamaktadır. O halde, davacı-davalı kadının iade edilenler haricindeki ziynet eşyalarına ilişkin davasının kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.’’ Şeklinde karar vermiştir.